Akdeniz’in en büyük ve stratejik adalarından birisi olan Kıbrıs’ta 20. yüzyıl; yıkılan ve kurulan devletlerin, iç çatışmaların, etnik temizliklerin, cinayet, katliam ve savaşların yüzyılı oldu.
1963 yılının son günlerinde Ada’da yaşananlar ise Kanlı Noel olarak asla silinmemek üzere hafızamıza kazındı.
Bu içeriğimizde, katliamın üstünden geçen 60 yılın ardından, Kıbrıs Meselesi’nin en kanlı ve çetrefilli dönemini sizler için derledik.
Birleşik Krallık hakimiyeti ile geçen uzun yılların ardından Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak kuruldu. Kurulan bu devletin iki asli, kurucu unsuru vardı. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar.
Ada’da nüfus olarak Türklerden dört kat daha kalabalık olan Rumlar, devletin kaynaklarını ve elbette Ordusunu da kendi ellerinde tutuyorlardı. 1960’ların başından itibaren Kıbrıs Türkleri’ne yönelik baskı ve abluka arttı.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olarak seçilen III. Makarios, 1961 yılında mevcut anayasa ile Kıbrıs’ın yönetilemeyeceğini iddia etmeye başladı. Rumlar lehine yeni düzenlemeler talep etti.
20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a bağlayan gece, Lefkoşa’nın Tahtakale mahallesinde, Ermu Caddesi üzerinde Zeki Halil tarafından kullanılan taksinin önü Kıbrıslı Rum polisler tarafından kesildi. Vahşet başlıyordu.
Sabah 03.45’te Başkan Yardımcısı Fazıl Küçük, İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis ve Savunma Bakanı Osman Örek, Baf Kapısı’na giderek olayları yatıştırmaya çalıştı ancak bu çabalar başarılı olamadı. Sabah saatlerinde devriye gezen Rum polis arabasına taş atan Türk lise öğrencilerine polisler ateş açtı. Bu olay üzerine farklı bölgelerde çatışmalar patlak verdi.
Kıbrıs’ta 1963 Noel Katliamları, Ada’da Türkler ile Rumların tek bir ülkede birlikte yaşama iradelerine çok büyük bir darbe indirdi. Bu olayların ardından birleşik federal bir Kıbrıs’ın var olamayacağına yönelik görüşler ağırlık kazandı.
Yaşananlar Türkiye’yi de ayağa kaldırdı. Türkiye’de ilk kez Kıbrıs’a kesin olarak müdahale edilmesi fikri devlet zirvesinde görüşülmeye başlandı. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar Lefkoşa semalarında devriye uçuşu yaptılar.