“`html
T24 Haber Merkezi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinin başlangıcında Saadet-Gelecek Grubu adına konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Bu bütçe halkın bütçesi değil, rantın bütçesidir. Üretimi desteklemeyen bir bütçe, yalnızca tüketimi besler. Bu bütçe, yoksullara değil, zenginlere hitap eden bir bütçedir” ifadesini kullandı. Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci de “Adaletsiz vergi sistemiyle bu ülkede gelir adaletini sağlayabilir miyiz? Böyle bir bütçenin adil olduğunu iddia edebilir miyiz?” diye sordu. Temurci, sözlerine Isparta’da şehit olan 6 asker için başsağlığı dileyerek ve “Şam’daki Esad rejiminin son bulmasını” kutlayarak başladı.
TBMM Genel Kurulu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmelerine başlandı.
Saadet-Gelecek Grubu adına Mahmut Arıkan ve Selim Temurci konuşmalarını gerçekleştirirken, Arıkan, Isparta’da şehit düşen 6 asker için başsağlığı diledi. Pir Sultan Abdal’ın “Demiri demirle dövdüler; biri sıcak, biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar; biri aç, biri toktu” sözleri ile başladığı konuşmasında, “Bu bakış açımız, tüm tartışmalara ışık tutmaktadır” dedi.
“Bu çatının altında kabul edilen bütçe ya sefalete ya da refaha yol açacak”
Arıkan’ın konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle:
“Bütçenin bizim için önemi büyüktür; çünkü o, milli egemenliğimizin ve bağımsızlığımızın belgesidir. Bütçe, sadece hesap kitap değil, aynı zamanda adalet, vicdan ve sorumluluk demektir. Bu çatının altında onaylanan bütçe ya sefaleti ya da refahı getirecek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bütçenin Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanarak Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulanması, bütçe yönetiminde iki başlılığa yol açmaktadır. Bu durum, bütçe politikalarında tutarlılığı zayıflattığı için tehlikelidir. Halkın iradesini görmezden gelen bu sistem, Meclisi yalnızca bir noter olarak görme anlayışını benimsemektedir. Ancak biz bu duruma karşı duruşumuzu sürdüreceğiz.
“Bu hükümet döneminde eğitime ayrılan bütçe oranı ciddi düşüş gösterdi”
Bütçe, bir hükümetin karakterini yansıtır. O halde gelin 2025 bütçe verilerine bakalım: Toplam bütçe giderleri 14 trilyon 731 milyar lira, gelirleri ise 12 trilyon 800 milyar lira. Öngörülen bütçe açığı ise yaklaşık 2 trilyon lira civarındadır. Bu bütçenin dikkat çeken rakamı ise faize ayrılan tutardır; 2025 yılında bu rakam 1.9 trilyon lira olarak belirlenmiştir. 2025 için milli gelire oranla faizin, son 13 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı görülebilmektedir. Eğitime ayrılan pay ise sadece 1 trilyon 452 milyar lira ile faize ayrılan tutarın 450 milyar lira altında kalmıştır. 2002’den beri iktidar olan bu hükümet döneminde eğitime ayrılan pay yüzde 17.8 iken 2025’te bu oran yalnızca yüzde 9.73’e gerilemiştir.
Eğitimde olduğu gibi tarım alanında da durum farklı değil. Tarım, kritik bir alan olmasına rağmen çiftçilere ayrılan destek yalnızca 135 milyar lira olmuştur. Bu bütçe, yüzlerce örnekle doludur; çiftçilere, üreticilere, esnaflara sağlanan destek, faize ayrılan rakamın yanına bile yaklaşmamaktadır. 2025 bütçe verilerine baktığımızda, 3 temel unsuru görmekteyiz. Bu bütçe, halkın ihtiyacını karşılamaktan uzakta, bir rant bütçesi; üretimi desteklemekten uzak, tüketim bütçesi; yoksulları görmezden gelen, zenginlerin lehine bir bütçe.
“Bütçede yer bulamayan emekliler, gençler ve diğer kesimler olması gerekiyordu”
Bizler de bütçe üzerinde detaylı çalışmalar yaptık. Kadınları, gençleri, işçileri ve emeklileri, Türkiye’nin sorunlarını çözecek yolları bütçede aradık fakat bulamadık. Okula giderken harçlık alamayan bir çocuk, kaynak kitabı almak için düşünen bir öğrenci, mezun olmasına rağmen iş bulamayan bir genç, bu bütçede yer bulamadı. Açlık sınırının yarısına tekabül eden bir maaşla sefalete mahkûm edilen emeklimiz, bu bütçede yer almalıydı. İstihdam, sağlık koşulları ve eğitime ulaşımda zorluk çeken engellilerimiz de bu bütçede olmalıydı. Ancak ne yazık ki, bu kesimlerin hiçbiri bütçede yer bulamadı.
“Para rant sahiplerine, küçük bir azınlığa aktarılıyor”
Bütçenin büyük kısmı her yıl olduğu gibi, bu yıl da rant sahiplerine, mutlu azınlığa aktarılmakta. Faiz lobisi, bankalar ve beşli çeteler bu bütçeden en çok kazananlar olacak. Bu koşullar altında halk, umudu bütçede değil başka alanlarda aramak zorunda kalmakta. Sıklıkla duyduğumuz gibi, Türkiye’de en kalabalık alanlar ganyan bayileri ve piyango satış yerleri olmuştur. Yanlış ekonomi politikaları nedeniyle umudu kalmayan halk, geleceklerini bulmak için başka alanlarda çare aramaktadır. Devlet, vatandaşını refah seviyesine ulaştıramazsa, toplum da umudunu piyango gişelerinde tüketecektir. Çalışamayan, evine ekmek götüremeyen, zorluk içinde kalan halkımızın umut bulması da mümkün değildir.
2025 yılı bütçesi, 2024 bütçesi gibi istihdamı artıracak ve işsizliği azaltacak yolu göstermediği açıktır. Ekonomik ve sosyal refahı artıracak reformların yokluğu, bütçede Çalışma Bakanlığı’nın olmaması ile de gözler önüne serilmektedir.
Bütçenin açıkları her yıl katlanarak büyümekte. İlave bütçe uygulamasına rağmen, tarihimizde görülmemiş düzeyde bütçe açığı ve faiz dışı açıkla karşı karşıyayız. Faiz dışı açık vermek, borç sarmalına düşmek ve çocuklarımızı borçlarla esir almak anlamına geliyor.
Bütçede “Hazine Varlıklarının ve Yükümlülüklerinin Yönetimi” gibi ifadeler, aslında bütçede faiz harcamaları olarak karşılık buluyor. 2024’te bu ödeneğe ayrılan pay yüzde 10.79 iken, 2025’te bu oran yüzde 12.54’e çıkarılmıştır. Bu bütçe, vatandaşlarımızın vergilerinin tamamının faiz lobisine aktarıldığı gerçeğini gözler önüne sermektedir. Biz buna rıza göstermiyoruz.
“Devletin içinde bir grup zenginlesin diye halkı aç bırakma zihniyeti tehlikeli”
Peki, bu devasa paraları nereden sağlayacağız? Bütçeyi aslında halk yapacak; ya ceplerindeki son kuruşu verecekler ya da iktidar dolaylı vergilerle halkın cebini boşaltacaktır. Bu bütçe, ne yazık ki milletin yükünü artırmaktan başka bir şey değildir. Fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan bir anlayışın sonucudur. İktidar mensuplarına soruyorum, şimdiye kadar kamu için ne gibi tasarruflar yaptınız? Bu ülke birçok olumsuz durumu yaşadı fakat hükümet içindeki sorunlar, yolsuzluklar ve skandallar havayı karartmaya devam ediyor.
Bütçede “ahlak ve maneviyat” ilkelerini görmek istiyoruz. Bugün toplumda yaşanan felaketler, devlete olan güvenin sarsılmasına neden olmaktadır. Eğer bir bütçe, ahlaki değerlerle hazırlanmadıysa, herhangi bir alanda iyileşme sağlanamaz. Emeklilere “12 bin 500 TL ile yaşamaya çalışın” demek, insana yönelik bir yaklaşım sergilememektir. Mesele, devletin içinde bir kesimin zenginlenmesi için halkın aç bırakılması ve toplumda köklü bir çöküş yaşanmasıdır.
“Devlet mekanizması dengesini kaybetmiş durumda”
Değerli milletvekilleri, 2025 Bütçe rakamları bize gösteriyor ki Türkiye yönetilmeyi bekliyor. Bu dönemde halk egemenliği yerine parti egemenliği hâkim olmuştur. 25 milyon hane yerine tek bir hane yönetmektedir. Liyakat rafa kaldırılmış, partizanlık ön planda tutulmuştur. Devletin kurumsal yapısı bozulmuş, yasama, yürütme ve yargı denge dışına çıkmıştır. Demokrasi gerilemiş, otokrasi yükselmiştir. Adalet kaybolmuş, atalet hüküm sürmektedir.
Bugün bölgemizde yaşanan olaylarla birlikte, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ ve ‘Yeni Bir Dünya’ ihtiyacı her zaman daha çok hissedilmektedir.
“Suriye’nin toprak bütünlüğü, bölgenin geleceği açısından kritik öneme sahip”
Arıkan, Suriye’deki gelişmelere de değinerek, “Suriye’nin toprak bütünlüğü, Büyük İsrail Projesi’ne karşı hayati bir önem taşımaktadır. Bu gerçeği göz ardı etmek, tüm bölgeyi belirsizlik içine itecektir. Saadet Partisi olarak, barışın ve huzurun yanında olmayı sürdüreceğiz. Suriye’nin istikrarı ve bütünlüğü açısından her türlü olumsuz plana karşı durmaya devam edeceğiz” dedi.
Mahmut Arıkan, konuşmasını Filistin konusundaki hassasiyetle sonlandırdı ve “Muhalifleri susturmanız, medyayı karartmanız, ve hak arayanları tutuklamanız sonucu Filistin konusunu tekelleştirme çabalarınız başarısız oldu. Hakkını arayan gençler bu oyunu bozacak” sözlerini sarf etti.
Temurci: “Suriyeli misafirlerimizin yurda güvenle dönmesi için çalışıyoruz”
Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, Isparta’da şehit olan 6 asker için başsağlığı diledi ve “Şam’da Esad rejiminin devrilmesini” kutladı. Temurci, “61 yıllık BAAS zulmü sona ermiştir ve Suriyeli kardeşlerimizin yeni bir döneme başlaması umuduyla ilerliyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin güvenliği için Suriye’nin istikrarı hayati öneme sahiptir. Suriyeli misafirlerimizin bu süreçte güven içerisinde yurda dönmesine temenni ediyoruz.” dedi.
Bütçe görüşmelerinin yöntemine dair eleştirilerde bulunan Temurci, “Bir önceki ve bir sonraki yılın bütçelerinin eş zamanlı olarak görüşülmesi, ehemmiyet açısından sorunlar doğurmaktadır. Eski bütçelerin denetimi ve gerçekleşmeleri üzerinde yeterince konuşma fırsatımız olmuyor” açıklamalarında bulundu.
“Bütçe görüşmelerinde değişiklik yapılmadan tamamlanıyor”
Temurci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, yalnızca vatandaşlarla değil, bakanlarla ve Meclis’le bağları zayıflattığını dile getirdi. “Bütçe görüşmelerinde sıfır değişiklikle tamamlandığını” belirten Temurci, “Milletvekilleri olarak yalnızca şekli bir denetim ve eleştiri hakkımızı kullanıyoruz” dedi. Gelecek için umudun, yeni anayasa çalışmalarında milletin bütçe hakkının kesinlikle güvence altına alınması gerektiğini söyledi.
“Gelir dağılımında adalet sağlanmalı”
Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamaktadır. Prof. Dr. Oğuz Atay’ın sözleriyle, “Gelir dağılımını bozan bir büyüme yaşıyoruz”. Devletin yardım etmesi gereken hanelerin sayısı her geçen yıl artmaktadır. 10 milyonu aşan işsiz insanımıza çözüm bulamıyoruz. Açlık sınırı 70.000 TL iken, asgari ücretin 30.000 TL’nin üzerinde olması tartışmaları gündemimizde. Türkiye’de yoksullaştıran bir büyüme görmekteyiz. Gelir dağılımında dengesizlik, sadece belirli bir azınlığı mutlu etmektedir.
“TOGG ve yerli üretime desteğimiz tam olacak”
TOGG projesine destek vermenin önemine dikkat çeken Temurci, “Yerli otomobil üretiminin desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kamu araç alımlarında bu projeye öncelik verilmelidir” dedi. Türkiye’nin kaderi, kendi milli projelerine destek vermekle şekillenecektir.
Şunu unutmayalım; bu milli meselenin çözümlenmesi, sadece siyasetin değil, tüm toplumun iş birliği ile başarılacaktır. Bu süreçte var olan eksikliklerin giderilmesi, sorunları aşmak için kritik öneme sahiptir. Herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Bütçenin mevcut haliyle halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap vermediği açıktır. Mevcut sistemde devam edemeyeceğimiz ortadadır. Yaşanabilir bir Türkiye ve adaletli bir bütçe için hep birlikte mücadele etmeliyiz.
“`